25 Mayıs 2008 Pazar

BİR KİŞİYE DAHA BULAŞTI

Bursa-Mustafakemalpaşa-Karaorman Köyü Hasan Göktaş ve kayın validesi.
Hasan Göktaş'ı benim arılar iğnelemişti.
Bende ona bir oğul sözü vermiştim.
İki yıldır benim arılar oğul vermedi.Hasan'a verdiğim sözü tutamadım.
Yaklaşık on gün önce Hasan'a bir boş kovan verdim.Karaorman Köyünde kayın validesinin bahçesinde uygun bir yere koymasını söyledim.Hasan, kovanı aşağıdaki resimde görünen yere yerleştirmiş.
22.05.2008 günü beni aradı.Kovana arı girdiğini söyledi.Yarın gidip bakarız dedim.
23.05.2008 günü arıyı bakmaya gittik.
Gerçekten görmeye değermiş.
Hasan Göktaş'ın sarı bir kızı olmuş.
Kovan içini düzenleyip kapattık. Şurup hazırladım.Akşama vermesini söyledim.
Ananın yumurtlamasını bekleyeceğiz.
Hasan'a da bulaştıya bir daha bırakmaz.
Hasan Göktaş'ın kovanı ilk koyduğu yer.





OĞUL VERME DEVAM EDİYOR

Daha önce saldırgan arısı olan oğulu aynı yerden almıştım.Görülen beşinci oğul.
Bu gün beş tane daha oğul aldım.Toplam 10 tane oğul almış oldum.
Benim gibi kovan sayısı az olanlar için oğul sevindirici oluyor.Kovan sayısını artırmak için bölmede yapmıştım.
Sekiz kovanım vardı.Şimdi yirmi kovanı geçti.Çıkan analar yumurtaya başlayınca iş daha zevkli olacak.
Belki bal alamayacağım ama kovan sayımı artıracağım.
Kışın iki,üç kovan yok olunca korkmayacağım.

22 Mayıs 2008 Perşembe

MİNİ KOVANDA İLK ANA


Mini kovanda yetiştirdiğim ilk ana çıktı.Şimdi yumurtlamasını bekleyeceğim.

OĞULLARI DÖRTLEDİK




İlk oğul bu mini meşe fidanına konmuştu.İkinci oğul arkada gözüken armut ağacına kondu ama resmini çekememiştim.Üçüncü oğul birinci oğulun konduğu yere kondu.Çok ilginç ki bu gün aldığım dördüncü oğul arkada görülen ikinci oğulun konduğu armut ağacına kondu.
Sabah saat dokuzda bahçeye gittim.Arılık karışmış.Arabayı park ettiğim yere yakın olan meşe fidanı boynunu eğmiş.Alması çok kolay.Armut ağacına konanda zorlanmıştım.Meşe fidanının altına bir örtü serdim.Kovanı örtünün üzerine koydum.Meşe fidanını biraz eğdim,hafif sallamayla arılar kovanın içine düştü.Bütün arılar girdikten sonra kovanı arılığa yerleştirdim.
Oğulu arılığa yerleştirmenin verdiği sevinçle, günlüğümü yazmak için bahçede otururken 3 nolu katlı kovanda bir hareket başladı.Evet bu da dördüncü oğuldu.Havalandı yukarda bahsettiğim ikinci oğulun konduğu armut ağacına tutundular.Kalabalık bir arı kümesi. Zor bir yerde.Hazırlığımı yaptım elektrik direğine çıkıp sepeti arı kümesinin altına tutup arıları içine aldım.Aldım ama arılar çok saldırgan.Eldiven giymemiştim.İğnelemeye başladılar.Çoraptan doğru ayak bileklerime iğneler batıp çıkıyor.Maskesiz eldivensiz arıya yaklaşmıyordum.Maskemi ğiymiştim,rahat çalışmak için eldiven giymemiştim.Direkten inip sepeti hazırlanan örtü üzerine döktüm.Köpeğime saldırdılar.Köpeğim bağlı idi ,köpeğimi çözüp komşunun bahçesine bırakıp onu kurtardım.Dalgınlıkla arıyı kovana değilde örtünün üzerine dökünce bir kısmı sepet içinde kalmış arı kovana girmemiş.Dışarda biriken arıyı kovana döktüm.Kovana hareket başladı.Bende nefes alıp verme zorlukları başladı.Arının yarısı ilk konduğu yerde kalmış.Onu alma hazırlıkları yaparken ayakta duramaz oldum.Eve girip elimi yüzümü yıkayıp biraz uzandım.Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı.Gerekli ilaçlar var ama iğne yapacak insan yok.Eşimi arıyorum ulaşamıyorum.Su içiyorum sanki midenin ağzı kapandı aşağı gitmiyor.Saat 11.30 Dr.Arkadaşım olan İsmail Uzun'u aradım.Durumu anlattım.İlaç var kullanamıyorum dedim.İsmail Uzun Bey 10 dakikada imdadıma yetişti.Yanında gelirken gerekli ilaçlarıda getirmiş.Bir tane deri altına,iki tanede kabadan yaptı.Sağ olsun İsmail Bey, beni tahtalı köye gitmekten kurtardı.Ona bir can borcum var.İlaçların etkisi geçince yaklaşık 4-5 saat sonra rahatsızlık tekrar başlayabilir dikkatli olman gerekir, git biraz dinlen dedi.Yaklaşık bir saat uyudum. Eşim işten çıkınca onu almaya gittim.Eşim gelince sağlık güvencem arttı.Şimdi iyiyim.
Daha önce aldığım oğullarda böyle saldırganlık yoktu.Bunun neden hırçın olduğunu anlayamadım.

11 Mayıs 2008 Pazar

İKİ YILDIR ALDIĞIM İLK OĞUL

Arılar kovana girdi.Kovanı arılığa yerleştirdim.
Eşim;"Tamam sen bu işi öğrenmişsin,arıcılık yaparsın"diye uzaktan sesleniyor.Ben oğulu kovana almak için uğraşırken eşim dışarı çıkmadan camdan beni izliyormuş.Herhalde arılardan korkusuna dışarı çıkamadı.
Çıkan oğul beni de düşünmüş olmalıki hiç zorluk çekmedim.
Bu meşe fidanı bahçenin giriş kapısının yanında.İki gün önce arıcı Mustafa Soylu arkadaş beni ziyarete geldi.Meşe fidanını göstererek,"Arılar oğul verirse bu meşeye konar"demişti.Çıkan ilk oğul sanki onu duymuş gibi, gidip meşeye kondu.
Arkadaş eski arıcı,oğulun nereye konacağını biliyormuş demek.
Oğul çıkınca uzaklara gitmesin diye, bahçedeki ağaçlara melisa yağı sürüyorum.
Ben melisa yağını boşa sürmüşüm.
Benim arılarda oğul veriyormuş.
-Arıcı arkadaşlar hep soruyorlardı.
-Oğul aldın mı?
-Benim arılar kısır diyordum.
-Şakalaşıyorduk.
Bugün oğul vererek kısır olmadıklarını gösterdiler.
Arılar iki yıldır bu bahçede.Ben burada ilk oğulu alıyorum.